20 Mayıs 2014 Salı

Derman aradım derdime, derdim bana derman imiş...

Sevgili okuyucu,

Sapasağlamken, durup dururken(ki hiçbir şey durup duruken meydana gelmez ya neyse) bi hastalığa yakalandığını düşün. Düşün kelimesi burada, zihninde canlandır, yaşıyormuşçasına tahayyül et anlamında tabi. Mesela grip olsun bu. Basit görünebilir ama gripten dolayı ölen insanlar olduğunu göz önünde bulundurursak o kadar da basit olmadığını anlıyoruz. Ne diyorduk, grip…

Baş ağrısı, halsizlik, burun akıntısı, öksürük, ateş, … Yerinden kalkmaya halin yok, kendi işini yapacak dahi takatin yok… İlaçlardan medet umuyorsun, doktorlardan çare bekliyorsun… Muhtaçsın yani, birinin yardımına, ilgisine, merhametine muhtaçsın… Bu noktada bi ışık parlıyo zihinde, demek ki insan aciz, muhtaç… Onu var eden ise sonsuz kudret sahibi, kulunun acziyetini gören ve gideren merhametliler merhametlisi… Derdi veren dermanını da verir elbette… Seni iyileştiren şeyin ilaçlar olduğunu düşünmüyordun di mi…  ;)

Bu açıdan bakınca ne güzel bişey di mi hastalık;

                Bi kere şunu biliyoruz Allah sevdiği kuluna dert verir. Demek ki Allah seni seviyor, seni unutmadı, senden ümidi kesmedi ki sana dert veriyor. Allah’ın sevgisine mazhar olmak ne büyük nimet…

               Sonra Peygamberimiz (s.a.s) buyuruyor ki; "Mü'min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle mü'minin günahından bir kısmını mağfiret buyurur."(Müslim, Birr 52) Yani hastalığın, derdin, sıkıntın günahlarına kefaret oluyor.(İnşaallah)

                Sağlıklı zamanını hatırlar, sağlıklı olmanın Allah’ın bir lütfu olduğunu düşünerek şükredersin. Ki şükretmek, şükredebilmek bile başlı başına şükür sebebi…

                En güzel yanlarından biri de Allah’a yakınlığının artması. Hastalık seni zorladıkça, medet umduklarından umduğunu bulamayınca daha doğrusu O(c.c) dilemedikçe hiç kimseden hiçbir şeyden fayda gelmeyeceğini anladıkça Yaratan’a yönelirsin. Şafi olan Allah’ın, her türlü maddi ve manevi hastalığa şifa vereceğini bilir ve yalnız O’ndan yardım dilersin.

                Bir de çoğumuzun yapamadığı bişey var ki, empati kurarak bunu da başarabilirsin aslında. Kendini, senden kötü durumda olan, senin geçici hastalığına karşın daimi bir hastalığı bulunanların yerine koyarak onlara duada bulunabilirsin. Öyle ya; “Mü’minin mü’mine karşı en büyük yardımı dua iledir.”

Allah şifa versin kardeşim. Sana da, bana da, bütün müslümanlara da… Allah maddi, manevi bütün hastalıklarımıza şifa versin.Hastalık gelmeden sağlığın kıymetini bilecek bilinç ve hastalık geldiğinde ona dayanabilecek güç versin.(Amin)

Dua ile… ;)

               


18 Mayıs 2014 Pazar

Bir Garip Bencileyin

Şair olası geliyor insanın… Ama üstatlar söylenecek söz bırakmamışlar ki. Ne zaman aklıma bişey gelse, söyleyecek olsam bakıyorum benden önce söylemiş biri…

Bugün yalnız başıma yürürken düşündüm… Eskiden severdim yalnız yürümeyi; kulağımda kulaklıkla, sahil boyu, ayaklarım ağrıyıncaya kadar yürürdüm. Şimdilerde sıkılıyorum nedense. Birisi olsun istiyorum yanımda, konuşmasa bile yanımda olsun, benimle yürüsün. Orada geldi aklıma, benden önce söylemiş tabi B.Rahmi Eyüboğlu;

“Eskiden yeterdim kendime, artardım bile. 
 Şimdi ne yapsam nafile…”

Tam da böyle bi ruh hali işte. Yetmiyorum kendime artık… Bir yanda yalnız kalma isteği, diğer yanda konuşacak birine olan ihtiyaç… bir garip hal a dostlar… Belki de havalardandır... Zaten bahar ayları hep etkiler beni… Mehmet  Deveci diyordu ya hani; “Ruhumun ayarlarıyla oynama bahar.” Demek ki diyorum, benden başkaları da varmış baharla başı dertte olan… Orhan Veli'yi de bu havalar mahvetmemiş mi, bu yüzden istifa etmemiş miydi?

“Beni bu güzel havalar mahvetti,
 Böyle bir havada istifa ettim,
 Evkaftaki memuriyetimden.”

Suçu bahara atıp kurtulacağım sözde, o işler öyle olmuyo tabi.. İyi tarafından bakalım bir de… Böyle böyle şair olmuş belki de insanlar, böyle çıkarmışlar o muntazam eserleri…

Neyse elde bir memuriyet var zaten, o da gitmesin bir bahar uğruna. Şairlik falan da istemem, şairlik mutsuz adam işi zaten. Güle oynaya şiir mi yazılırmış… İyisi mi ben çay içeyim yine, şükredeyim halime… :)


Not: Bu konuyu da çaya bağladım ya, takdir ediyorum kendimi. Sağlıcakla efenim..