30 Mayıs 2012 Çarşamba

yalnızlık üzerine...

        yalnızlık; o ki tek bir kelime ama herkes için farklı anlamlar taşır... yalnızlığı sevenler, yalnızlıktan korkanlar, ondan sıkılanlar... örnekler artırılabilir... bir de benim gibiler var tabi; yalnızlığı sevdiğini sanan ama yalnız kalınca etrafında insan arayanlar... :)
        yalnız yaşamak öyle tuhaf bir şey ki, bir çok duyguyu öğretiyor insana... bir yandan büyük sorumluluk; kirası, faturası, yemeği vs. ile bir evi geçindirme çabası... diğer yandan da sorumsuzluk ama; istediğin saatte eve girip evden çıkmak, istediğinde yemek, temizlik yapmak, uyuyup uyanmak... artılarıyla eksileriyle yeni şeyler öğreten bi yaşam biçimi... :)
        yalnız yaşamaya başladığım ilk günler çok hoşuma gitmişti bu durum... tabi o zamanlar günler uzun, iş sonrası gezip tozar, eve gelince de televizyon izler zaman geçirirdim... ama kış gelince can sıkıntısı da beraberinde geldi bana... erkenden akşam olup eve çekilince yalnızlığın (özellikle geceleri gelen)hüznü sarmaya başladı.... kışın ailecek sobalı odada oturup sohbet eden, elektriklerin kesildiği akşamlarda anne-babasından eski hikayeler dinleyip mest olan bir çocuğun yalnızlıkla imtihanı başladı... ve  o zamanlar fark ettim ki insanı delirtebilecek bi'şey yalnızlık...
        neyse ki o günler geçti artık, iyice alıştım bu düzene... ama ne olursa olsun, hayat insanlarla beraber güzel...  siz siz olun, etrafınızda hâlâ insanlar varken kıymetlerini bilin... sadece yalnız kaldığınızda, ihtiyacınız olduğunda değil; her durumda hatırlayın onları... ;)

28 Mayıs 2012 Pazartesi

özleyen, özlenen...

sadece bana mı oluyor bilmiyorum ama daha önce gitmediğim bi şehre gidip döndüğümde, artık o şehir de özlenenler listesine giriyor benim için... gördüğüm 3-5 şehir var gerçi, fazla değil ama yine de özlüyor insan... ne zamandır bir Çanakkale özlemidir gidiyor mesela içimde... sadece bir-iki gün geçirdiğim halde pek bi sevdim şehri... sahilini, Aynalı Çarşısını, şehitliğini... bunları düşündüğüm günlerde başka bi şehre eğitim için gönderileceğimi öğrendim; Ankara'ya... 3 yıl önce, staj için gitmiştim ilk kez başkente ve yine eğitim amacıyla yolum düştü oraya... Esra'yla birlikte gidecektik... hazırlıkları yapıp 23 mayısta(tam 6 yıl önce lise mezuniyet törenimizin yapıldığı tarihte) çıktık yola... iki günlük bi eğitimdi ama eğitim umurumda değildi... :) ertesi günün sabahı indik Ankara'ya, hemen kalacağımız otele gidip hazırlandık... bu aşamada hayatımda bir ilk daha gerçekleşmiş oldu; ilk kez bi otelde kaldım :)) eğitim süreci tam bi hayal kırıklığıydı, bence tamamen gereksizdi ama tekrar Ankara'da olmak güzeldi... Sıhhiye'deki geyikler, Ulus'un gençlik parkı, Kızılay'ın Bakanlık binalarıyla dolu sokakları yıllar öncesine götürdü beni... geçmişe olan özlem hiç bitmiyor ya zaten, neyse... ertesi gün de eğitim vardı, öğle arası yemeğe giderken sokakta bi kalabalık gördük... hoş bi müzik geliyordu, yaklaşınca ne görelim; Kızılderililer... :)) müzik çalıp dans ediyorlar, çok hoştu... yemek sonrası gidip eğitimin son aşamasını da dinledik ve arkamıza bile bakmadan uzaklaştık olay yerinden :) akşam olup dönüş vakti gelince AŞTİ'ye doğru yola koyulduk... trafiği hesaba katmadığımız için kıl payı yetiştik otobüse ama neyse ki biletimizi almıştık... çift katlı otobüsle yapacakmışız yolculuğu, hem de üst katında; pek sevindim... ne de olsa bu da bir ilk benim için :) ve 11 saat süren yolculuk sonucu memlekete ulaştık... işte o anda fark ettim ki, gittiğim gördüğüm şehri ne kadar özlersem özleyeyim, memleketim gibisi yok... boşuna dememiş şair; bir başkadır benim memleketim... :)

7 Mayıs 2012 Pazartesi

neye diyet neye kısmet ;)

efendiiimmm... bir zamandır rejim yapma gayretindeyim... pek başarılı olduğum söylenemez tabi, çünkü istenmeyen kilolarım çok yüzsüzmüş :( ama bu süreçte neler öğrendim neler?.. en yüksek kalorili meyve hangisi, hangi bitki çayı zayıflama yardımcı, günlük maksimum alınacak kalori miktarı nedir, vs... evet benim için küçük bi adım bile olmadı belki ama insanlık için çok önemli bilgiler edindim... şimdi de bunları aktarmak niyetindeyim... bilinen şeyleri yazmıyorum tabi (ekmek, yağ, pasta-börek...) bunların dışında kalan ve gün içinde açlık sıkıntısı çekmeden tüketebileceğimiz besinler varmış misal(çok araştırma yapınca artistik konuşma da başlıyo tabi :)) efeniiiimmmm; kahvaltıların vazgeçilmezleri domates ve salatalık çok az kalori içeriyor, bunlardan gün içinde bolca tüketilebilir... yanında bi dilim kepek ekmeği belki, bi bardak da meyve suyu, oohhh mis gibi kahvaltı... diğer öğünler için et'gillerden de tavuk veya balık eti :) sebzelerden taze fasulye, brokoli, havuç, kabak yenebilir... bunların yanında ekmek yememek lazım tabi, yoksa diyetin bi mantığı yok... hah yemeği yedik canımız tatlı çekti, ne yapıyoruz?.. tabi kiii çikolata, tatlı yemiiyooruuuuzzz! bunun yerine bir elma olur, bi kaç tane kayısı olur, erik, portakal vs. olur, bunlara tamam ama kesinlikle çikolata yok! e yatarken de bişey yenmez,  tamam işte bi günü bitirdik :))
rejim sürecinde uzak durulması gereken yiyecekler; kuruyemiş, tahıl, kırmızı et, meyve olarak da muz :) muz deyip geçmeyin, en kalorili meyveymiş kendileri!.. tabi bunlardan uza durun demek, kesinlikle yemeyin demek değil... istisnalar olur elbet ;) neyse efenim tavsiyeler bunlar genel itibariyle, uyup uymamak nefsimize kalmış artık... ;)

not: rejim esnasında çay-kahve yerine bitki çayları içmek pek bi makbuldür... başta yeşil çay olmak üzere, her çeşit bitki çayının gönlümüzde yeri ayrıdır ;)